Mimar Sinan: Eşsiz Bir Mimarın Mirası ve Vefasızlık Örnekleri

Mimar Sinan: Eşsiz Bir Mimarın Mirası
Dünya mimarlık tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Mimar Sinan, sadece eserleriyle değil, aynı zamanda hayatı ve felsefesiyle de birçok insana ilham vermeye devam etmektedir. 9 Nisan, Mimar Sinan’ı Anma ve Mimarlar Günü olarak kutlanırken, onun 400’den fazla şaheser inşa etmesi, onu Osmanlı’nın en kalifiye ustalarından biri haline getirmiştir. Türkiye Gazetesi’nden Murat Öztekin, Mimar Sinan ve eserlerine yönelik yapılan haksızlıkları kaleme alarak, ibret alınacak vefasızlık örneklerini gün yüzüne çıkarmaktadır.
Dünya Çapında Usta Mimar: Koca Sinan
Uzun yıllar boyunca Osmanlı ordusunda subaylık yapan Koca Sinan, 50 yaşından sonra mimari kariyerine adım atmıştır. Bu geç başlangıca rağmen, geliştirdiği eşsiz üslup ve matematiksel dehası onu dünya çapında tanınan bir mimar haline getirmiştir. Usta mimar, “Acem ve Arap diyarlarını baştan başa gezdim. Gördüğüm her binadan, harabeden ibretle dersler aldım” diyerek, kendine has üslubunu nasıl şekillendirdiğini vurgulamaktadır.
Kafası Mezardan Çıkarıldı ve Kayboldu
1930’lu yıllarda ırkçı söylemlerin devlet ideolojisi haline gelmesiyle birlikte, Mimar Sinan, ölümünün üzerinden asırlar geçmesine rağmen büyük bir vefasızlığa maruz kaldı. Türklük tartışmaları bağlamında, Sinan’ın kafası mezarından çıkarılarak ölçüme gönderildi. 1935 yılında Süleymaniye’deki türbesinden kazılarak çıkarılan kafatası, Türklük ölçümü için Ankara’ya götürüldü ve bir daha asla bulunamadı. O dönemde, 1936’da Türkiye’ye davet edilen ve 14 yıl boyunca burada görev yapan Fransız Mimar Henri Prost‘un uyguladığı modernleştirme projelerinin Mimar Sinan’ın mirasına ciddi zararlar verdiği düşünülmektedir. Ancak bu durumu aydınlatacak gerçekler, tam bir muamma olarak kalmıştır.
Mimar Sinan’ın Mirası Harap Edildi
- Hürrem Sultan tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Bahçekapı Haseki Hamamı’nın erkekler kısmı, çalışır durumda olmasına rağmen 1930’lu yıllarda dönemin Vakıflar İdaresi tarafından yıktırıldı.
- Rüstem Paşa Mescidi ve Simkeş Mescidi, Vatan Caddesi’nin inşasında ortadan kaldırıldı.
- Bulgaristan‘ın Sofya şehrinde 1528’de inşa ettiği İmaret Kara Camii, 1903 yılında kiliseye çevrildi.
- Mekke’de Kanuni Sultan Süleyman adına inşa ettiği Süleymaniye Medreseleri, tavaf alanını genişletme bahanesiyle yıktırıldı.
- Medine’deki Sokollu Mehmed Paşa Hamamı da zamanla tarihe karıştı.
- Defterdar Şerifezade Efendi Mescidi, harabeye döndükten sonra 1985 yılında tamamen yıkıldı.
- Kariye Camii’nin yanında bulunan Kariye Medresesi, 1894 yılında meydana gelen depremde hasar gördü ve zamanla kayboldu.
- Sinan’ın Süleymaniye’deki evi de kayıplara karıştı.
- Mimar Sinan’ın kendi adına yaptırdığı tek hayır eseri olan Fatih‘teki Mimar Sinan Mescidi, 1918 yılında çıkan yangında zarar gördü ve sadece minaresi kaldı; yapının yerine gecekondular inşa edildi.
- İçinde Koca Sinan’ın tasarladığı yapıların da bulunduğu rivayet edilen Sarayburnu Sahil Sarayları günümüze ulaşmadı.
- Kudüs’teki Cami-i Şerif Medresesinin izi bulunamadı.
- Kerkük, Budapeşte, Svilengrad ve Bosna’daki birçok eseri yok oldu.
- Suriye’deki Mimar Sinan yapıları, iç savaş sırasında harap hale geldi.
Bu haksızlıklar, Mimar Sinan’ın sadece bir mimar değil, aynı zamanda bir kültür elçisi olduğunu da gözler önüne seriyor. Onun mirası, sadece taşlardan ibaret değil; bir ulusun geçmişi ve geleceğiyle olan bağıdır.