Kalplerimizin Yorgunluğuna Şefkat ve Dua ile Çözüm Arayışları

Günümüz dünyasında, tüketimin yoğun olduğu ve sevgi ile anlayışın, duyguların sadece anlık ve geçici olduğu bir çağda, en büyük şifa kaynağı yine şefkat ve merhamette gizlidir. GDH yazarı Fazıl Ergüt‘ün, “Bu çağda kalplerimiz hep yorgun” başlıklı yazısı, okuyucuların ruhlarına dokunmayı başardı. “Bu çağın en büyük ilacı; içten bir dua, samimi bir dostluk ve Allah’a yönelen kalptir.” diyen yazarın satırları, kalplerimizde derin izler bıraktı. İşte, onun kaleminden dökülen şu sözler, yüreklerimize birer şifa gibi dokundu:
“Allah’ın şefkat eli, kalplerimizin en derin ihtiyaç duyduğu şeydir. Zira bu çağda, ne modern terapi ne de gelişmiş tıbbi teknolojiler, kırık kalpleri tamir edemez. Onarımı Allah’ın rahmeti ve şefkati sağlar.”
Kalplerin Yorgunluğu ve Sebepleri
“Bu çağda… Kalplerimiz sürekli kırgın. Hüzün ve yorgunluk onları sarıyor. Herkesin içinde derin bir suskunluk ve anlatılamayan duygular var. Konuşmak kolay, anlamak ise zorlaşıyor. Dinleyen çok, anlayan ise az. Kalpler, artık tebessüm ve samimi sözlerle onarılmak yerine, kırık ve yaralı kalmaya devam ediyor.
Bu durumun sebepleri ise çok çeşitli; zamanın acımasız hızı, merhametin ve sabrın azaldığı yaşam alanları, unutulan dualar ve kaybolan değerler. Kırgınlıklarımız en çok yakınlarımızdan geliyor; dostlar, aile bireyleri ve birlikte geçirdiğimiz zamanlar. Omuz omuza durduğumuz insanlar, bazen omuzlarımızdan çekiliyor ve bu bizi daha da yıpratıyor. Hüzünlerimiz ise, bazen hatırladıklarımızdan, bazen de hatırlanmadıklarımızdan besleniyor. Kimse artık kimsenin acısını paylaşmıyor. Herkes kendi yangınıyla uğraşıyor, merhametten uzaklaşıyor.
Yorgunluğun Sebebi: Sevgi ve Güvenin Aşınması
Yorgunuz çünkü sevgi yoruldu. Güven sarsıldı ve umutlar, her yeni güne eskiyen kıyafetler gibi buruşturulup atıldı. Bu yorgunluk, insanın iç dünyasında derin izler bırakıyor.
Ancak tüm bu yorgunluklar içinde, kalplerimizin şifası için bir arayış devam ediyor. O şifa, sadece ilaç ve teknolojilerde değil; insanlıkta, samimiyette ve içtenlikte gizlidir. Bir selam, bir içten gülümseme, bir dostane söz, kalbimizin derinliklerindeki yaraları sarabilir. İçimizdeki kırıklar, anlayış ve sevgiyle onarılabilir; sessiz bir duanın gücüyle teselli bulabiliriz.
İnsan ve Allah’ın Merhameti
Ve en önemlisi, kalplerimizin en çok ihtiyacı olan şey: Allah’ın şefkat elidir. Bu çağda, ne modern tıp, ne psikolojik terapi, kalpleri tam anlamıyla onaramıyor. İnsanlar birbirine uzaklaştıkça, kalpler arasındaki bağlar zayıflıyor. İşte bu noktada, kalplerimizin gerçek dermanı sadece Allah’ın rahmeti ve şefkati olur.
Ey insan, bir dur ve kendine bak. Kalbini dinle. Ne kadar yorgunsun, fark et. Ve bil ki, bu çağın en büyük şifası; içten bir dua, samimi bir dostluk, içten bir tebessüm ve Allah’a yönelmiş kalptir. Çünkü Allah, en kırılmış kalpleri bile şefkatiyle onarır. O kalp, şayet O’na yönelirse, asla boş dönmez ve her zaman yeniden dirilir.