Küme Baş Ağrıları: Ataklar, Tanı Kriterleri ve Yüksek Doz Oksijenin Rolü

Mevsim geçişlerinde artış gösteren küme baş ağrıları, çoğunlukla erkeklerde görülen ve hastayı sabaha karşı uyandıran, zonklayan ağrılarla karakterizedir. Göz çevresi, alın ve şakak bölgelerinde yoğunlaşan ataklar, hastaların “kafamı duvarlara vurmak istiyorum” gibi yoğun tariflerle ifade ettiği en zorlayıcı baş ağrısı türlerinden biridir.

Acıbadem Medipol bölgesinde görev yapan Nöroloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Buse Çağla Arı, küme baş ağrısını migrenden ayıran temel bulgular arasında gözde kızarma, göz kapağı düşmesi ve burun akıntısı gibi otonom belirtilerin eşlik etmesi olduğunu belirtiyor. Uykusuzluk, stres, açlık ve alkol gibi tetikleyicilerin atağı tetiklediğini söyleyen Arı, tedavinin atakların doğrudan tedavisi ve uzun süreli koruyucu yöntemlerle planlandığını ifade ediyor. Özellikle yüksek doz oksijen tedavisinin ataklar sırasında hastalarda kayda değer etki sağladığını vurguluyor.

“Küme baş ağrıları, nörologlar için iyi bilinen ama halk arasında nadir görülen primer baş ağrılarından biridir.” diyen Arı, atakların genellikle tek taraflı olduğunu ve mevsim geçişlerinde ortaya çıktığını belirtiyor. Ataklar çoğunlukla sabaha karşı başlar ve hastayı uykusundan uyandırabilir; ağrı alın, göz çevresi ve şakaklarda hissedilir, zonklayan ve yüksek şiddette olarak tarif edilir.

Ağrılar kısa süreli olup sık tekrarlayan ataklar halinde seyreder. Günde birden çok kez yaşanabilir ve her atak 15 dakika ile 3 saat arasında sürebilir. Alkol, uykusuzluk, stres ve açlık gibi durumlar atakları tetikleyebilir.
Erkeklerde görülme sıklığının daha yüksek olduğu küme baş ağrılarında, atakların üç ayı aşması durumunda baskılayıcı ilaçlar, sinir blokajları ve cerrahi müdahaleler gibi seçenekler düşünülür. Tedavide önemli bir ayrım da atak tedavisi ile uzun süreli koruyucu tedavinin iki ayrı strateji olarak uygulanmasıdır. Atak tedavisinde yüksek doz oksijen tedavisi, bazı ağrı kesiciler ve migrene özel ilaçlar kullanılabilir; koruyucu tedavide ise ilaçlar, sinir blokajları veya gerektiğinde cerrahi yaklaşımlar gündeme gelir.
İnkâra edilmeyen bulgu: Ataklar başladığında göz küresi çevresinde otonomik belirtiler ortaya çıkabilir ve atak sona erdiğinde bu belirtiler kaybolur.











