İstanbul’da Yazın Yeni Bir Deneyimi: Shangri-La Bosphorus’un ‘Eat, Play, Love’ Konsepti

İstanbul’da Yazın Sıradışı Bir Deneyimi: Shangri-La Bosphorus’un ‘Eat, Play, Love’ Konsepti
İstanbul’un hareketli ve sıcak yaz ayları, sadece güneş ve kalabalık sokaklar anlamına gelmiyor; aynı zamanda şehrin kendine özgü, sürprizlerle dolu yeni deneyimlere de kapı aralıyor. Shangri-La Bosphorus, Istanbul, bu yaz herkese unutulmaz anlar yaşatmak üzere benzersiz bir konseptle karşınızda: ‘Eat, Play, Love’. Bu tematik yaklaşım, lezzet, yaratıcılık ve duygusal bağlar kurma odaklı bir şehir kaçamağı sunuyor. Tıpkı Julia Roberts’ın başrolünde yer aldığı ve 15. yılını kutlayan ‘Eat Pray Love’ filminden ilham alan bu deneyim, şehir yaşamının temposundan uzaklaşıp ruhunuza dokunan bir yolculuğa dönüşüyor. İstanbul’un eşsiz atmosferinde, yeni bir bağ kurmak isteyenler için tazelenmiş ve özgün bir alternatif olarak tasarlandı.

İşte Bu Yazın Editör Deneyimi
Eat: Lezzetin ve Sükunetin Buluşması
Şangri-La Bosphorus’un ‘Eat’ bölümü, şehre özgü lezzetleri ve sakin ritüelleriyle öne çıkıyor. Otelin ödüllü Çin restoranı Shang Palace’ta başlayan bu deneyimde, katıldığım Dim Sum atölyesi gerçekten de fark yarattı. Şefin rehberliğinde, hamurun açılmasından iç harçların hazırlanmasına ve özel şekillere kadar her aşamayı uygulamalı olarak öğrendik. Bu süreç, hem sabır hem de ustalık gerektirse de, sonunda hazırladığımız lezzetler, tatmin edici ve keyifliydi. Ayrıca, geleneksel Çin mutfağına ait buharla pişirme tekniklerini öğrenmek, lezzetin derinlerine inmek adına harika bir fırsattı.

Atölyeden sonra, İstanbul’un tek Kung Fu Çay Ustası’nın düzenlediği geleneksel Çin çay töreni, günü yavaşlatıp zihni dinlendiren bir deneyim sundu. Usta tarafından gerçekleştirilen bu ritüel, görsel ve düşünsel açıdan büyüleyici olup, kültürel derinliğiyle fark yaratıyordu. Bu sakin ve etkileyici performans, günün sonunda ruhunuza huzur ve dinginlik katmayı başardı.
Play: Yaratıcılığın ve Sanatın Keyfi
‘Play’ teması, Boğaz manzarası eşliğinde bir atölyede hayat buluyor. Renkli mozaik lambalar yapımıyla, katılımcılar hem kişisel bir sanat eseri ortaya çıkarıyor hem de geleneksel tekniklerle el becerilerini geliştirme şansı yakalıyor. Yaklaşık iki buçuk saat süren bu atölye, İstanbul’un zengin el sanatları geleneğiyle yakın temas kurmak isteyenlere hitap ediyor. Renklerin ve taşların uyumu, hem estetik hem de duygusal açıdan katılımcılara unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.

Love: Dinginlik ve Bağ Kurma Zamanı
‘Love’ bölümü ise, Chi, The Spa’da tropikal bir spa deneyimi sunuyor. Coconut Bliss Journey adını taşıyan bu özel uygulama, 30 dakika boyunca hamam, masaj ve aromaterapi adımlarını bir araya getirerek, yaz aylarının sıcaklığında kendinizi yenilemenize imkan tanıyor. Günün sonunda, Boğaz’ın muhteşem manzarasına karşı kurulan akşam yemeği masası ise, yavaşlamayı ve doğayla bütünleşmeyi amaçlayan bir kapanış sunuyor. Bu deneyim, şehri ve kendinizi yeniden keşfetmek isteyenler için mükemmel bir seçenek.
Sonuç olarak, Eat, Play, Love konsepti, otel konaklamasını sadece lüks bir deneyim olmaktan çıkarıp, zaman içinde kurulan derin bağlara dönüştürüyor. Tek başınıza, arkadaşlarınızla veya sevdiğinizle yapacağınız bu kısa ve anlamlı yolculuk, şehrin karmaşası içinde kendinizle ve doğayla yeniden bağ kurmanızı sağlıyor. Yaz aylarını, şehrin göbeğinde unutulmaz anılarla taçlandırmak isteyenlere özel bir alternatif sunuyoruz.
Kaynak: Elle











