Panik Atakları ve Olumlamaların Gücü

Panik ataklar, anksiyete krizleri veya sadece gün içinde içimizi kemiren o huzursuzluk hissi…
Her biri bedenimizle zihnimiz arasındaki karmaşık ilişkinin dışa vurumudur. Ancak bu durumların üstesinden gelmek ve daha sağlıklı bir zihin yapısı geliştirmek mümkündür. İşin güzel yanı şu ki; sinir sistemimiz sandığımızdan çok daha esnek ve yönlendirilebilir. Olumsuz düşüncelere takılıp kalmak, zaten zor olan bu süreci daha da güçlendirebilirken; zihnimizi sakinleştirici ve pozitif düşüncelere yönlendirmek, bedenimize de “tehlike geçti” sinyalini gönderebilir. Bu sayede, stres hormonlarının azalması ve sakinleştirici sistemlerin devreye girmesi sağlanır. Yani, aslında olan biten süreç son derece mekaniktir: Düşüncelerimizle kimyamızı etkileyebiliriz.
Pozitif olumlamalar ise tam da bu noktada devreye girer. Onlar, “gerçeklerden kaçış” değil; gerçekliğe yeni bir pencere açma biçimidir. Bazen “Güvendeyim” demek, gerçekten güvende olmadığın bir anda bile beynine güvenlik sinyali göndererek, tüm sistemini yeniden dengeye sokabilir. Çünkü beyin, dil ve düşüncenin gücüne şaşılacak ölçüde duyarlıdır. Ama unutulmamalı: Olumlama, bir sihirli değnek değil. Eğer derin bir stres bozukluğu yaşıyorsanız, bu yöntemi bir uzman eşliğinde ve destekleyici yaklaşımlarla kullanmak en doğru yol olacaktır. Çünkü gerçek iyileşme, tek bir cümlede değil; sabır, anlayış ve öz-şefkatle örülmüş bir süreçte yatar.
Sonuçta mesele, hayatın fırtınalarını durdurmak değil. Asıl mesele, o fırtınalarda nasıl sığınaklar kurabileceğimizi öğrenmek. Ve bazen bu sığınak, sadece birkaç kelimenin gücünde saklıdır: “Şu an güvendeyim. Zorlanıyor olabilirim, ama bu geçici. Her adımda biraz daha güçleniyorum.”
Kaynak : Kadinvekadin