Yapı ile yumuşaklık, miras ile yenilik ve gündelik yaşamın iç içe geçtiği bu koleksiyon, sadece bir moda koleksiyonu değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı ve bakışaçısı sunuyor. Moda, bizim kimliğimizi, duygularımızı ve dünyayla kurduğumuz iletişimi anlatan evrensel bir dil. Uzun yıllardır zarafetle bu dili kullanan Zac Posen, şimdi kelimelerini denim, khaki ve poplin gibi günlük kumaşlarla yeniden kuruyor. GapStudio ile couture çizgisini günlük hayata entegre ederken, hem tasarımcı hem de hikaye anlatıcısı olarak kendi varoluşunu yeniden tanımlıyor. ELLE Türkiye için gerçekleştirdiğimiz özel söyleşide, Posen’in tasarım anlayışının temelinde yatan yapı ve rahatlık dengesini, nostaljik ilhamlarını, herkes için tasarlamanın inceliklerini ve modern bir tasarımcının değişen rolünü konuştuk. Zac Posen’in couture benzeri ustalığını, GapStudio koleksiyonuna taşıma sürecine odaklanan bu görüşme, yüksek modayla Amerikan mirasını nasıl uyumlu bir biçimde bir araya getirdiğini ortaya koyuyor. Tasarımcı, çocukluk anılarından ilham alan yaratıcılık sürecini, yapı ile rahatlık arasındaki diyalogu ve herkes için tasarlamanın perspektifini samimi bir dille anlatıyor. Ayrıca, çağdaş tasarımcının dönüşümünü, hikaye anlatımına yaklaşımını ve modanın demokratikleşme yolunda yaşadığı evrimi de gözler önüne seriyor.