The Materialist’ten İlhamla: Dakota Johnson
Son dönemlerin büyük ilgi gören filmlerinden olan The Materialist, sadece güçlü senaryosu ve yıldız oyuncu kadrosuyla değil, aynı zamanda Dakota Johnson’ın özgün ve etkileyici stiliyle de dikkat çekiyor. Johnson’ın ekran dışındaki tarzı, filmin atmosferine ve karakterine büyük bir uyum sağlarken, günlük hayatında da minimalizm ile bohem şıklığın benzersiz harmanını yansıtıyor. Bu durum, onun sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda gerçek bir stil ikonuna dönüşmesine katkıda bulunuyor.
Johnson, rahatlığı ve lüksü bir arada sunan tercihleriyle moda dünyasında kendine has bir yer ediniyor. Onun favori parçaları genellikle zamansız ve zahmetsiz şıklıktan oluşuyor: vintage Levi’s jean’ler, geniş kesim gömlekler ve oversize blazer’lar, Dakota’nın imzası gibi. Ayrıca, retro esintili büyük çerçeveli gözlükleri ve klasik loafer ya da ince topuklu ayakkabılarıyla da tarzını tamamlıyor. Renk tercihleri ise genellikle krem, haki, gri ve siyah tonlarıyla sınırlı kalıyor; bu renkler onun minimalist ve bohem ruhunu en iyi şekilde yansıtıyor.
Birçok oyuncu sadece karakterleriyle değil, aynı zamanda stil ve giyim tercihleriyle de izleyicilerin ilgisini çekiyor. Dakota Johnson, The Materialist filmindeki Lucy karakteriyle bunu net bir şekilde gösteriyor. Filmdeki kostümler, onun günlük hayattaki zarif ve rahat tarzıyla büyük ölçüde uyum sağlıyor. Bu karakter, partner arayışındaki insanları bir araya getirip, onları mutlu çiftlere dönüştüren bir ajansta çalışıyor. Aynı zamanda, kontrolü elinde tutmakta zorlanan, kalbinden çok mantığını ön planda tutan, şehirli ve bağımsız bir kadın portresi çiziyor.
Yeni York’un hızlı ve dinamik temposunda, Lucy karakteri şık mini etekler, dar uzun elbiseler ve sade sneaker’lar ile duygularını ve tarzını dışa vuruyor. Bu stil, onun hem sade hem de detaylara özen gösteren yapısını yansıtıyor. Gerçek hayattaki Dakota Johnson’ın giyim tarzı da çoğu zaman bu çizgiye uyum sağlıyor: minimal ve şık, ama aynı zamanda özgün ve rahat. Fotoğraflar: A24, Getty Images
