Madrid’de Unutulmaz Bir 2 Günlük Gezi Rehberi
Madrid’in Canlı ve Renkli Atmosferi
İspanya’nın başkenti Madrid, zengin gastronomisi, enerjik sokakları, geniş ve yemyeşil caddeleriyle adeta hayatın ve güneşin tadını çıkaran insanların şehri. Buraya ilk kez gelenler, sanki uzun zamandır burada yaşıyor gibi bir bağ kurabilirler. Madrid mi Barcelona mı sorusuna gerek kalmadan, Barcelona tercihi yapanlara da şunu öneriyorum: Bir kez Madrid’e de şans verin. Çünkü Madrid, tasasız, rahat ve hayatı dolu dolu yaşama felsefesini benimsemiş insanların memleketidir.
Geçtiğimiz pazartesi, tüm İspanya’yı etkileyen yaklaşık 24 saatlik büyük bir elektrik ve telefon kesintisi yaşandı. İnsanların ilk tepkisi ise sokaklara dökülmek oldu. Elektrik ve iletişim hatlarının aniden kesilmesiyle evlerinde kalanlar, radyo vasıtasıyla durumu öğrenince, çaresizlik ve paniğin yerini sakinliğe bıraktığını fark etti. Bu süreçte insanlar, güneşin altında kitap okuyup, sokaklarda oyunlar oynayarak sabrettiler. Bu olay, İspanyolların hayata bakışını ve yaşam tarzını güzel şekilde yansıtıyor. Sıcak güneş, soğuk içecekler ve hareketli sokaklar Madrid’in en belirgin özellikleri arasında. Bu enerjik başkent, kalbini attıran bir şehir ve burada birkaç gün geçirecekseniz, sizin de kendinizi bu şehre ait hissetmeniz çok olasıdır.
İki Günlük Madrid Turu ve Keşifler
İki günlük kısa bir zaman diliminde Madrid’i hem turist hem de yerel gibi deneyimlemek isteyenler için hazırladığımız bu rehber, size yol gösterecek. Otelimiz Alonso Martinez’deydi ve şehirde her yere yürüyerek ulaşım oldukça kolaydı. Bu sayede şehri yavaş yavaş keşfetmek ve detayların tadını çıkarmak mümkün oluyor. Biz bu iki günü sokaklarda gezerek, lezzetler tadıp, içecekler içerek değerlendirdik. İşte sizin de önerilerimiz:
Sabah: Chamberi ve Alma Nomad Bakery
Sabah hafif bulutlu bir hava ile uyandık. Chamberi bölgesinde yaptığımız yürüyüşte, son zamanlarda oldukça popüler hale gelen Alma Nomad Bakery adlı küçük fırına uğradık. Bu mekan, oldukça küçük olmasına rağmen içeriye adım attığınızda birbirinden lezzetli tatlı ve tuzlu hamur işleriyle karşılaşıyorsunuz. Günlük taze çıkan focaccia sandviçler ve kremalı hamur işleri, özellikle dikkat çekiyor. Biz, jambonlu peynirli kruvasan ve kırmızı meyveli vanilyalı çörek tercih ettik; ikisi de oldukça başarılıydı. Yanında ise taze kahvelerimizi yudumladık.
Plaza Olavide ve Kahvaltı
Alınan atıştırmalıkların tadını çıkarmak için yakınlardaki Plaza Olavide ideal bir alan. Güneşlenebileceğiniz şezlonglar, piknik masaları, çocuk parkı ve banklar burada bulunuyor. Ayrıca, ortadaki küçük havuzdan gelen su sesi ve yürüyüş yapan insanların canlılığıyla keyifli bir atmosfer yaratılıyor. Kahvaltı sonrası, şehrin enerjisini hissetmek için Toma Cafe‘den kahve alıp, yeni bir mekana doğru yürüdük. Bu sırada, yolumuzun üzerindeki her cumartesi kurulan antika pazarıyla da karşılaştık. Plaza de San Ildefonso’daki bu pazar, bazen gerçekten ilginç dekoratif obje ve antika parçalar sunabiliyor.
Klasik Madrid Lezzetleri ve Kahvaltı Mekanları
Günün ilk kahvaltısını, Madrid’in ikonik lezzeti tortilla ile yaptık. Pez Tortilla ise salaş ve hızlı bir kahvaltı mekanı olarak öne çıkıyor. Burada, ayaküstü, taze ve lezzetli tortilla ve croquetas’ları deneyebilirsiniz. Alternatif olarak, daha sakin bir ortamda kahvaltı yapmak isterseniz, Cafe Comercial tercih edilebilir. Burada da taze kekik ile servis edilen croquetas ve leziz tortilla bulabilirsiniz.
Kültürel Duraklar ve Yürüyüşler
Pazar sabahı, yağmurlu bir havada uyandık ve etrafta yürüyüş yapmak istedik. Ancak, yağmur izin vermeyince Gran Cafe Santander‘de kahve ve kahvaltı yapmaya karar verdik. Burada klasik İspanyol kahvaltısı olan tortilla ve pan con tomate oldukça lezzetliydi. Ambiyansı ise şık ve rahat, kahvaltı sonrası keyifle kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Şehirde Yürüyüş ve Kültürel Duraklar
Sonrasında, Alonso Martinez’den çıkarak Sevilla yolunu izledik ve güneye doğru yürüdük. Meclis binası ve Cervantes’in heykeli önünden geçerken, La Dolores barında bir mola verdik. Burada, geleneksel tapaslar ve özellikle Rus salatası ile gildalar beğenildi. Yeme-içme turumuza devam ederek, Acid Cafe‘den kahve alıp Caixa Forum‘a ulaştık. Herzog de Meuron’un tasarladığı bu kültür merkezi, özellikle zemin katı ve giriş cephesiyle etkileyici. Sonrasında, Tirso de Molina bölgesinde, şansa vintage dükkanlarının indirim gününe denk geldik ve birkaç dekoratif obje edindik.
Akşam Mekanları ve Eğlence
Günün sonunda, eski bir sinema salonu olan Sala Equis‘de mola verdik. Burada, yüksek tavanlı ve film gösterimi alanı olan mekanda, gençler arasında popüler olan bu buluşma noktası, uzun süre eğlenip, sohbet ettikten sonra yürüyüşümüze devam ettik. Plaza Mayor, Sol Meydanı ve Gran Via’dan geçerek otelimize döndük.
Madrid’deki bu kısa ama yoğun tur, şehrin enerjisini ve ruhunu yansıtan birçok farklı deneyimle doluydu. Bu hareketli şehirde, her köşe başında yeni bir sürpriz sizi bekliyor.
