Yaşam

NASA’nın Uzay Yolculuğu Deneyleri: Yattığınız Pozisyonda 60 Gün

NASA’nın Houston’daki İnsan Araştırma Programı’ndan Dina Fine Maron’un açıklamalarıyla, katılımcıların 60 gün boyunca tamamıyla eğimli bir pozisyonda kalması sağlanıyor. Bu süreçte, tüm temel ihtiyaçlar — yemek yeme, içme ve tuvalet kullanımı dahil — bu pozisyonda gerçekleştiriliyor.

OTURMAK YASAK Olan bu deneyde, katılımcıların bilgisayar kullanımı sadece yatarken mümkün oluyor. Eğlence ve iletişim ise ayaklarıyla oynayabilecekleri video oyunları aracılığıyla sağlanıyor. Bu durum, katılımcıların hareket kabiliyetlerini ciddi şekilde kısıtlıyor ve yeni bir adaptasyon süreci gerektiriyor.

Deney Süreci ve Katılımcıların Deneyimlerine Dair Detaylar

NASA’ya daha önce katılmış olan gönüllü Andreas Joshi, bu deneyimi ‘‘süper eğlenceli ama aynı zamanda fiziksel açıdan oldukça zorlayıcı’’ şeklinde tanımlıyor. İlk günlerde sırt ağrısı ve nefes darlığı gibi rahatsızlıklar yaşadığını anlatan Joshi, “Organlar başa doğru kayıyor, bu da üst gövdeye baskı yapıyor. Vücut bu yeni duruma alışmakta zorlanıyor.” dedi. Üçüncü gün itibariyle vücudunun yeni düzene uyum sağladığını ve beşinci gün ise ‘‘yeni normal’’ olarak kabul ettiğini ekledi.

Detaylı ve Kapsamlı Testler

Deney boyunca, gönüllüler sürekli olarak gözetim altında tutuluyor. Yatak başında bulunan kamera sistemi, olası yasa dışı hareketleri — örneğin diz bükme veya ayağa kalkma — tespit ediyor. Katılımcılar, kısa süreli kan testlerinden, uzun vadeli bilişsel taramalara ve MRI görüntülemelerine kadar toplamda 600’den fazla farklı testten geçiriliyor. Joshi, 60 gün sonunda deneyi tamamladığında, 48 saat boyunca tekerlekli sandalyede kaldığını ve vücudunun yavaş yavaş yerçekimine alışmaya çalıştığını belirtiyor. “Yürümek zordu ama oturmak daha da zorlayıcıydı. Aylarca kuyruk sokumu ağrısı yaşadım.” şeklinde deneyimini paylaştı.

Deneyin Psikolojik ve Bilimsel Boyutları

Ancak, bu deney yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik bir dönüşüm de sağlıyor. Joshi, “Kendimle yeniden bağlantı kurdum. Hayatımı daha geniş bir perspektiften görmeye başladım.” diyerek, kişisel gelişimine vurgu yaptı. Bu zorlu süreçte, katılımcıların içsel güçlerinin sınandığını ve yeni bir dayanıklılık kazandıklarını sözlerine ekledi.

Bilimsel Değerlendirme ve Uzay Yolculuğuna Katkısı

Nöromüsküler nörolog Dr. Seward Rutkove, bu deneylerin Mars gibi uzak ve uzun süreli görevlerde astronotların karşılaşabileceği zorluklara dair önemli bilgiler sağladığını belirtiyor. “Ancak, bu süreç oldukça rahatsız edici; çünkü hiçbir şekilde yataktan kalkmak mümkün değil.” diyerek, deneyin zorluklarına dikkat çekiyor. Bu çalışmalar, gelecekteki uzay yolculukları ve insan sağlığı açısından büyük önem taşıyor ve bilim insanlarının, insan bedeninin sınırlarını daha iyi anlamalarına yardımcı oluyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir